Sunday, October 30, 2016

Laleli'de Bir Azize*

Cümleten selamlar sevgili gönül dostları.
"Gün geçmiyor ki" cennet vatanımız tekdüzelikten yıkılmasın, farklı olana gıcık kapmasın, yüksek voltajdan sigortaları attırmasın. Türkiyem gergin her daim. Hal böyle iken saçı, başı, hafızalardan silinmeyen binbir çeşit yüzükleri, şarkı söylerkenki bir değişik el kol hareketleriyle Barış Manço'yu ayrı bir yere koymak pek de yanlış olmaz sanki ha sevgili gönül çelenkleri?
Kimleri kimleri saysak daha? 
Cem Karaca ve veliahtı Hayko Cepkin... Ersen ve Dadaşlar... Umay Umay... Hayatımda gördüğüm en abuzittin beyaz kostümüyle Seden Gürel. Görüntüsel açıdan kendisine Sivaslı Lady Gaga diyebilir miyiz sevgili kapsam içi gsm aboneleri?
Biz memleketçene kendimizden farklı olanlara ayar olalım, atarlana duralım; Balkan tarafından kapı komşumuz dünya aykırılık şampiyonluğunu elde etti; Aziz adlı, balık etli bu arkadaş farklılık maratonunda üst üste 4 kez gerekirse açık ara, gerekirse tur bindirmek marifetiyle ipi göğüsledi.

Peki ben naptım, napmaktayım? 1978 Moskova Olimpiyatlarında kadınlarda gülle atmada dünya şampiyonu Bulgar antrenör Ivana Republika'dan serbest atış dersleri almaktayım.
Serbest çağrıştırmayayım da napıyım? Napalım ha? Günlerden 30 Ekim pazar, hava kapalı, beynim zonkluyor. Burnuma kış aylarında her pazar olduğu gibi çocukluktan kalma bir hatıranın kokusu geliyor; odunla çalışan termosifonun ısıttığı suyla yapılan banyonun, yıkanan ve ütülenen çamaşırların kokusu... Görüntüler de dün gibi hatırımda.
Bilinçaltım Karaköy-Eminönü alt geçiti gibi cıngıl cıngıl da üstü kıpırtısız bir deniz mi sanki? 
Nerden baksan uyku mahmuru, iki kutuplu ülkem yorgunuyum. Sağcı- solcu, türk- kürt, şimdi de cumhuriyetçi- islamcı. Hepi topu 2 seçenek. Demokrasi ise hepi topu 2 seçenekten birini seçmek. O sandıktan çıkacak en iyi şey çeyiz olarak örülmüş dantel fiskos masası örtüsü olurdu. Bir türlü anlayamadık. 

Ben serbest çağrışımların akışına kendimi bırakmış, hesapsızca feyste bakınırken eskilerden bir dost gözüme ilişti; F Tipi TV- Kaş Muhabirimiz Das Barış, 29 Ekim Coşkulu Halk kutlamalarının canlı tanıklarından biri olarak izlenimlerini ve hislenimlerini aktarıyordu bizlere.
Halkımız bir kez daha "illa da billa da o piti piti, 2 kutuptan biri olmam gerekli" tekerlemesi eşliğinde adeta içkili bir düğüne gelmiş, hop yandan yandan diyerekten göbecikler atıyordu. Sanki "Cumhuriyet" gelin olmuş, koca evine uğurlanıyordu:

https://www.facebook.com/dasbaris?fref=ts

Bir kez daha histeri içinde ifrattan kaçarken tefrite, tefritten kaçarken ifrata düşüyorduk. Herkesin dediği; "Ben ve benim gibiler bir küme, geri kalanlar topluca öteki."

Laleli'de vardı bir Azize, belki de hoşgörümüz eksikti, eksik olan Aziz'di.

*1999 Kudret Sabancı filmi