Wednesday, March 18, 2015

Herkesin bir Miladı vardır; Benimkisi de Bu...

Sevgili Boogie Nights okuyucuları,
Bugün sizlere "ciddi" konulardan söz edeceğim. 
Bendeniz The Ezguita doğdum doğalı sürüsüne bereket birçok şey yaşadım; trajik, traji-komik ve komik şeyler.
Sıkıldım, bunaldım, güldüm oynadım. 
Geçmişle uzun uzun yıllar savaştım; canımı fena yakmışlardı, öfke ve suçluluk duygusu peşimi bırakmadı.
Taaa ki Buenos Aires'te tıpkı bugünkü gibi havanın iç karartıcı ve kapalı olduğu bir günde yogaya giderken bacağımın kontrolsüzce attığı ana kadar...
Hayatım boyunca bir sürü mihenk taşı biriktirmiştim, her biri yerinden oynatılamayacak kadar ağır. Ama işte o an, kontrolüm dışı attığım o adımla başlayan "yeni hayat", daha önceki mihenk taşlarını bowling topuyla devrilen lobutlar misali dört bir yana savuruverdi.
Hayatım kutusundan yeni çıkan yapboz parçaları gibi darmadağın duruyordu gözümün önünde...
Doktorun sözleriyle "Piyango" bana çıkmıştı!
Doğru bildiklerim yanlışmış meğerse.
Meğerse hiçbir şey tesadüfi ve boşuna değilmiş.
...
Gerisini berisini bilenler bilir. 
Bilmeyenlerse bilmemeye devam etsinler.
...
Bu hikaye roman olur mu olur, deneme olur mu olur. İnsanlara faydası dokunur mu dokunur.
Baş kahraman olarak ben bu mevzuya yoğunlaşmak istemiyorum ama.
Belki başka bir zaman.

Sıkı durun; direkt blog ifşacılığı yapıyorum; hayatımı hiçbir şey yokmuş gibi yaşamak için birtakım kimyasallar alıyorum. Ve bazı anlar sanki başkasının hayatını yaşıyormuş gibiyim. Bunu yaşamayan anlamaz.
Ve 1 aydır çok az yazmamın sebebi daha önce yıldız savaşları, haçlı seferleri metaforlarıyla sözettiğim gibi kullandığım ilaçların değişmesi. 

Daha önce de benzer denemelerim olmuştu ama bu kez sıktım dişimi ve başardım! Bu süreci atlattım. Yapbozun parçaları büyük oranda doğru yerlerine oturdu. Yine yeni yeniden.* Ben sanki benim.**

Ve Sara aramıza hoşgeldin.***


(*)Nilüfer'in Yine Yeni YEniden şarkısına gönderme.
(**)Ebru Gündeş'in Deli Divane şarkısına gönderme.
(***)Sara sülalenin en miniciği.