Monday, February 17, 2014

Top 10 list

Top 10 listesi yapmaya bayılırım. Bir zamanlar bir dergi için Mehmet'le hazırladığımız sinema sayfalarında Top 10 anketi yapıyorduk, her hafta başka bir konuyla farklı bir insana. Bir müddet sonra hem konu hem de konuk bulmakta zorlanır olmuştuk, bu ortaokuldan itibaren müptelası olduğumuz anket geleneği köşesine. En iyi 10 yabancı yönetmenle başlayıp, "En iyi 10 dans sahnesi" ile soluklanıp, "En iyi 10 Woody Allen filmi" gibi mikro düzeylere inmiştik... Hatta hatırlıyorum hikaye şöyle başlamıştı; yıllar boyu "Ne işim var benim burada?" diyerek dirsek ve ruh çürüttüğüm bankacılık sektöründeki kariyerimde yine sıkılmanın ve kurdeşen dökmenin ve "Allahım sen soktun, sen çıkar" diye dua etmenin dibine vurduğum bir günde lotus notes mailbox'ıma arka masadan düşen bir mail ile ilk liste ortaya çıkmıştı. Diyordu ki Mehmet; "Madem ki çok sıkıldın al sana bir anket: Tüm zamanlar içinde en sevdiğin 25 film". Bu teklif çok işe yaramış, o günüm kurtulmuş, sonrasında da bize epey bir malzeme toplamıştı. İkimiz de yolunu kaybedip kendini bankada bulmuş 2 insandık. Yıllar geçse de bağlanmış basiretlerimizle hala ordaydık. Tek tesellimiz sigara molaları ve öğle tatillerinde koyusundan daldığımız sinema sohbetleri, yazdığımız muhtelif senaryolar, her hafta çıkardığımız aksiyon planına rağmen bir gram harekete geçmediğimiz film çekme arzularımızdı...Hem duruyor mu acaba o liste bir yerlerde?
Peki bunu niye anlattım? 
Ruh halim sebepli ya da sebepsiz parçalı bulutluyken bu moddan çıkmak için kendime bir anket hazırladım: Yaşadığım en güzel 10 gün, 10 gece vesaire. Hem bir nevi hafıza egzersiziydi. Hem hep hesaplaşmak için döndüğüm geçmişe mutlu anlar için bakmak güzeldi. Hem yıllar geçtikçe (yaşlandıkça demek istemiyorum), tecrübe ettikçe azalan hatta yok olan "hayal kurmak" gibiydi. Ne kadar çok hayal kurardım eskiden oysa. Gündüz kurmadıysam dolu dizgin ruhum rüyamda patlardı; Michel Gondry, Spike Jonze, Charlie Kaufmann filmleri, müzik videoları gibi rüyalar görürdüm. Deniz altında kurulu Las Vegas'ta bir gece klübünde Eminem'le tanışır, zeplinle uçarak Güney Amerika'ya gider, evin karşısındaki tek M migrosta imza günü düzenleyen Albert Camus'a kitap imzalatırdım. 24 saat kafam güzel!
Gelelim anketime. Yaşadığım en güzel 10 gece deyince ilk aklıma gelen Kaardi'yle ve Mercedes'le (tanışalı üç gün olmuş) buluştuğumuz Kabak koyunda geçirdiğimiz ilk gece. Turan Abi'nin yerine gelir gelmez anında frekanslar uymuş, 40 yıllık ahbap moduna girmiştik. Onun da enerjisiyle kafaları bulmuştuk. Derken tanımadığımız 20 kadar "marjinal (!)" tiple sahile inmiştik. Aralarından Hint kıyafetli birkaç kişi vurmalı çalgılarla müzik yapmış, ateş çeviren kızlar dans etmiş ve mucizevi bir anda caretta carettalar denizden çıkıp kumsalda ilerlemişti. O gece öyle anlar, öyle duygular yaşanmış, öyle manzaralar görülmüştü ki Kabak Koyu yeryüzünden ayrılmış başka bir gezegene inmişti.