Monday, May 12, 2014

Otobüs Geldi Durakta Durdu Bibip

Sevgili kızarmış yeşil domatesler*, 
Dün kapitalist sistemin tüketimi artırarak paraları cukkalamak üzere uydurduğu sahte sevgi kelebeği günlerinden biriydi. Böylesi günlerin en büyük çıkmazı şudur; hayır bilmesine bilirsin günün anlam ve önemi zinhar sahtedir, niyetler kötüdür ama yine de içinden çatlak sesli bir arı vız vız kulağına fısıldar "Ufacık da olsa bir hediye alır insan, ben olsam alırdım. Bakalım alacak mı?". 
Ben şahsen bu sefer anneme ve kayınvalideme peşin peşin söyledim; "Aile bütçemizin gelir ve gider kalemlerindeki farkın (gider-gelir < 0) sıfırın bir hayli altında olması sebebiyle bu yıl sizlere hediye alamıyorum malesef" dedim. Şerefnur "Olur mu öyle şey? Ben hediyemi isterim" diye bağırdı, ardından hıçkırıklara boğuldu. Uzunca bir süredir kaş göz işareti yapmaktan bir türlü dur durak bilmeyen Meryemnur ise bu cüretimi eşik değerin bir hayli üstünde bulmuş olmalı ki kaş, göz, gerisi söz hareketleri kafi gelmedi ve ayağındaki terliklerden bir tanesini bana doğru fırlattı. Allahtan Güneyto yoktu, bu şenlikli protesto eylemine şahitlik etmemiş oldu.
Peki Güneyto hangi alemdeydi? Burası gerçekten inkredible, bombastik bir mevzu. 
Daha önceki yazılarımın birinde Güneyto'nun bebekliğinden beri ezan sesi duyduğunda "ı ı" sesleri çıkararak ve işaret parmağıyla dışarısını göstererek meditatif bir moda geçmek suretiyle ezan sesine birtakım duyarlılıklar beslemeye başladığının müjdesini vermiştim. Derken gerek Şerefnur ve Gülnur kardeşlerin müstesna destekleri gerek Güneyto'nun içten gelen merakı birleşti ve Güneyto cami ya da minare gördüğünde havada üçlü saltolar atmaya başladı. Böylesi bir sevgi, böylesi bir arzunun şu karanlık nesnesi. Bu ilgi neticesinde çeşitli aile fertleri Güneyto'yu evlerinin yakınlarındaki camilere götürmeye başladılar. Bendeniz gözle görmüş, bizzat şahit olmuş değilim, anlatılanları aktarıyorum. Görenler der ki Güneyto kafası camiden içeri girer girmez bir ışık hüzmesi vurmaktaymış üzerine. Öyle kuvvetliymiş ki ışık hüzmesi, caminin girişinde 1 tl'ye kiralanan güneş gözlükleri tezgahı koyulmuş bir süre önce. Artık ben bilemem. Bana anlatılanları söylüyorum.
Ama ben bizzat şuna şahit oldum; Güneyto şapşisi bir süredir Sıracevizler'deki evimizin kapı komşusu Ermeni Kilisesi Papazı'nın biz Anadolu yakasına taşınırken bana hediye ettiği İncil'le dolaşıyor evin içinde. Bulduğu her şeyi ama her şeyi imha etmeye kodlanmış bu R2D2 ailesinin son sürüm robotu katiyen İncil'e zarar vermiyor. İmam, hafız, rahip, peder, papaz, piskopos falan mı olacak acaba? Ben onu hiphopçu olsun diye doğurmuştum oysa. Allahım sen büyüksün biz küçük. Olsun o yine de benim oğlum, dermişim. Dedim mi? Demedim.

(*)1991 yapımı (vay be Seda'nın doğduğu yıl), Kathy Bates'in başrolünü oynadığı filmin adı.



3 comments:

  1. cok iyi cok komik cok iyi cok komik komik komik komik….

    ReplyDelete
  2. Teşekkürler halka mal olmuş kişi:)

    ReplyDelete
  3. r2d2 ailesini tanımak isterdim:)))) aile sürümü robot çok başarılı:)) tebrikler..

    ReplyDelete